Degerli dostlar, Bilim Kahramanlari Dernegi ve gonulluleri tarafindan cocuklari/gencleri erken yasta bilimle bulusturan etkinliklerin 19ncu sezonu Eylul ayinda basladi. 64 sehirden 7.000 kadar ogrenci jurilerle/gozlemcilerle/hakemlerle ve tabi birbirleriyle – bulusmaya hazirlaniyorlar. Pandemi yuzunden 2 sene cevrimici duzenlenen etkinlikler yeniden yuz yuze duzenleniyor. (Mekan ve tarihleri veren linkleri asagida paylastim. Etkinlikler halka aciktir.) Surec icinde katilimcilarin kazanimlarindan bazilari: el becerisi artisi, ozguven artisi, konusma-dinleme-sunum-zaman kullanim becerileri, takim calismasi becerileri, arastirma-tasarim-kodlama becerileri surecin onemi … Yillar icinde binlerce gonullu ve ziyaretcinin fark etmis oldugu gibi: sinifin en caliskan ogrencileri kadar, en haylazlari, en artistleri, en silikleri, sosyo-ekonomik acidan cok farkli ailelerin cocuklari birbirlerini tanidilar, paylastilar, eglendiler, da
Kayıtlar
hani olmaz da
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
hani olmaz da... 1. diyelim ki: TC'nin adı kötüye çıktı; uyuşturucu-göçmen-silah kaçakçılığı, kara para aklama gibi legal olmayan yöntemlerle kendini finanse etmeye çalışan bir çeşit mafya devleti ... olarak, 2. diyelim ki: toplum polarize olmuş; güvenilir seçim olmayacağı, seçim olmayacağı, iç çatışma riski algısı yüksek tutuluyor; medya tek elde toplanmış, tek sesin propaganda aygıtı olarak algılanıyor, 3. diyelim ki: inanç bazlı terörü "üstünüze salarım ha" korkusu yaşatmayı silah edinmiş, halifeliğe aşeren birileri var, 4. diyelim ki: iklim değişikliği ve bölgesel sorunlar yüzünden milyonlarca mültecinin TC üstünden AB'ye akmasına - ramak kaldı (2-3 sene? 5-10 sene?), 5. diyelim ki: İstanbul depremi riskine karşı hazırlık çoooook yetersiz ve riskleri her gün büyüyor, 6. diyelim ki: sistemin kendisi de, düzelebileceğine güven de içeride ve dışarıda çökmek üzere, 7. diyelim ki: Kanal İstanbul yapılıyor...ve "Montrö'yü delmek" için yapıld
an organisation chart for radical sharing
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
This is a fractal organisational chart. Depending on the size or the complexity of the entity, the actual "depth" changes. Depth level 0 contains 1 "cell"; depth level 1 contains 7, depth 2 contains 49, depth 3 contains 343 "cells". All are powers of 7. What this structure brings out are: complementarity, a model for sharing, a non-hierarchical approach to governance. The "chief" is at the center, serving all. Can you imagine a non-profit, a business, a local government with this structure? What would be the advantages? Disadvantages? How would you improve the design so as to optimize complementarity, sharing, ease of governance, accountability? Any comments are welcome.
comments regarding the D10 initiative (GCF)
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
The following has been written as a response to https://globalchallenges.org/d10-a-global-coalition-for-democracy-in-the-making-2/ I respect what you are trying to do. I am sure you are aware of the fact that many economically advanced countries (that you would consider for D10) are also seen by the rest of the world (or simply by many, including the totalitarian leaders) as past (some distant and others more recent) perpetrators of crimes (against humanity): - consider the US in Iraq, racism against African Americans, Mexicans, the Native people, etc. - consider the UK and slavery & colonialism, etc. - consider Germany, France, Spain, Portugal, the Netherlands, Belgium: slavery & colonialism In addition: - authoritarian leaders in different countries have been supported by some of the democratic countries purposefully (so that this would advance their geopolitical and/or commercial interests) - some of these countries are see
1 Eylül
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
“Dünya Barış için Eylem günü”: 1 Eylül. Bazı sitelerde 21 Eylül Dünya Barış Günü olarak geçse de, 1 Eylül’ü alacağım. Benim için “eylem” kelimesi sihirli kelime. 82 yıl önce bugün 2nci Dünya Savaşı başlıyor. 70 küsür milyonun insanın yok olmasına sebep olmuş bir başlangıcın yıl dönümü. “Yüzleşin!” diye haykıran bir gün. “Tutarsızlığınızla, içinizdeki şiddetle, ölümün ve yok oluşun tohumlarını atıyor olmanızla… yüzleşin.” Milliyetçilik, üstünlük-haklılık algısı, kibir, küstahlık ve tabi kaynakların yeniden paylaşımı talepleri öteki bahanesi, korku, nefret, ego, ve şiddet döngüsüyle körüklenmiş. Yüzleştik mi? Ders aldık mı? İklim değişikliği, göçler, gelir dağılımı adaletsizliği, pandemi dinamikleri - yeniden sağcılık, yeniden sığ popülizm, yeniden otoriter liderler, yeniden milliyetçilik ve inanç üzerinden güdümlenen, beyinleri-vicdanları esir alınmış toplumlar, yeniden çatışmalara gebe bir süreç - yalnızca … bir adım ilerimizde. Bu durumlar ülkelerarası da ön
kurar-mısınız-lutfen?
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Dengeyi kurar mısınız lütfen? Korku-öteki-ego-şiddet döngüsü… kullanılıyor. Her yerde. Her siyasetçi tarafından. Toplumları “ikna” için “kolay” bir araç. Geçmişi belki de binlerce sene. · Farklılığımızı fark ettiğimizden beri, · Bahçemize çit çektiğimizden beri, · Sahip olmaya karar verdiğimizden beri… diyerek, listeyi uzatmak mümkün. Hatta, tek döngünün bu olabileceğini bile düşünebilirsiniz. Eğer bu konuda failsem, bu döngüden ve bu algıdan yararlanıyorsam, “tek yol bu döngüdür” diye düşünmenizi isteyebilirim. Başka bir döngü mümkün: üret-paylaş-dayanış-işbirliği yap. Belki geçmişi çok daha uzun, ancak, unutulmuş. · Farklılıkların zenginlik olduğunu bildiğimizden dolayı, · Sınırsız bir dünyayı yaşamış olduğumuzdan dolayı, · Ekmeğimizi paylaştığımızdan dolayı… diyeyim; buyrun siz listeyi uzatın. İlk döngünün reklamı binlerce yıldır yapılıyor. İkinci, binlerce yı