oyun
Aşağıda
gördüğünüz, OYUN isimli şekil, Spinoza hakkında bir derste, öğretmenin
kullandığı 3 kelimeyle “doğdu”. Öğretmen: Metin Sarfati. Kurum: Özgür Üniversite. Ders: Spinoza. Özgür Üniversite ve Metin hoca'ya tetikledikleri duygu ve fikirler için teşekkür ediyorum. (5 Şubat 2020)
Kelimeler: tutku, özgürlük, ve yabancılaşma idi.
İnsanlığın, şiddet dolu geçmişi ile daha az şiddet içeren geleceği arasında bir anlam köprüsü olabilir inancıyla paylaşıyorum.
Her geçen nesil, her coğrafyada hata yaptı.
Gönüllü
bir ekip olarak, 2004 yılından beri, ülkemizin neredeyse her şehrinden binlerce
çocuk ve genç gördük. Yetişkinlerde olan önyargılar gençlerde
neredeyse hiç yok. Her ülkede durumun bu olabileceğini hayal etmek
zor değil.
Eğer, hata yapmış olan nesillerin bu hatalara nasıl düştüğünü anlama yolunda çaba gösterirsek, gelecek nesillerin, şiddetten uzak, farklılıklarla ve çevre ile barışık bir gelecek tasarlaması ihtimali kanımca çok yüksek.
Bu şekle bakarken, hemen hepsini anlamaya çalışmayın.
1. En üstte: tutku ve en altta:
özgürlük olduğunu … zihninize kaydedin. Bu şekil özelinde "tutku" kelimesini "bizi köleleştiren her yaklaşım", "özgürlük" kelimesini de "bilincimizi yükselten her yaklaşım" olarak değerlendirin.
2. Sonra bu noktalara en yakın oklara bakın. Tutkuya
giden yolu inşa eden oklar (kavramlar) hangileri? Özgürlüğü inşa
eden oklar (kavramlar) hangileri?
3. Sonra dairenin sol ve sağ tarafındaki okları yukarıdan aşağı doğru tek tek tarayın. Şimdi, her kavramın neden orada olduğunu anlamaya çalışın. Size göre daha doğru bir sıralama ve şekil varsa, lütfen paylaşın. Bu fikirlerin gelişimi çok değerli olur.
4. En solda bilişsel çelişki
ölçeğini göreceksiniz. Yukarı doğru bilişsel
çelişki artıyor, yani okuyanı ve duyanı aynı
anda iki farklı çelişen duyguda bırakan kavramların “gücü” artıyor. Aşağı doğru giderken ise bilişsel çelişki
azalıyor. Yukarı doğru çıkıldıkça, kavrmaların toplumu şiddete sürükleme "becerisi" artıyor. Algılarımız bu şekilde. Aşağı doğru gidildikçe kavramların (yani okların) toplumu şiddetten uzaklaştırması kolaylaşıyor. Mesela, bilim sayesinde sürekli artan bir yaşam kalitesi kanımca şiddete "güdümlenmenin" en zor olduğu konum.
5. En sağda da yabancılaşma
ölçeğini göreceksiniz. Bilişsel çelişki arttıkça, aldatılma
seviyemiz artıyor ve kendimize
yabancılaşıyoruz. Aşağı doğru
giderken de bilişsel çelişki azalıyor, “aldatılmanın” yerini “artan bilinç”
alıyor ve özümüze yaklaşıyoruz.
Şimdi, geçmiş nesillerin hangi konularda, nasıl kandırılmış olduklarını, bu şekle bakarak hayal edin. Tarihi, tek bir grafiğe indirgeyerek anlamak/özetlemek çok gerçekçi olmayabilir, ama yine de bunu denemek kanımca değerli. Ki bu sayede daha "doğru köprüler” ortaya çıksın:-)
Not 1:
Bu
şekilin bana düşündürdüğü:
Spinoza,
kanımca, araçsallaşmış kutsala inanmıyor.
Ancak, Spinoza'nın inandığı "yükselen bilinçleri sayesinde kendisine adım adım yaklaşan" varlıkları yargısızca ve sabırla bekleyen farklı bir "kutsal" olabilir.
Not 2:
Karşıma çıkan bu şekil ve fikirlerin Spinoza'nın fikirlerini, eserlerini yansıttığını ima etmiyorum. Yanısıtıyorsa bile, bunun arkasında Spinoza hakkında herhangi bir uzmanlığım yatmıyor.
Önyargısız, beklentisiz bir biçimde derse geldim. Dinledim. Anlamaya çalıştım. 5 Şubat dersinde aklıma gelen bu "çözümleme" duyduğum 3 kelime ve "sancılarımla" birleşti ve bu şekil "zihnimden döküldü." Paylaşıyorum.
https://medium.com/@Muminsekman/r-komplek-eyki%CC%87si%CC%87-neden-bazen-akilli-i%CC%87nsanlar-da-sa%C3%A7ma-%C5%9Fe%C3%A7i%CC%87mler-yapar-a385decfb592
YanıtlaSil