kültür = yapmak



Kültür kelimesi Fransızca “cultiver” kelimesinden geliyor. “Yetiştirmek (mesela, bitki yetiştirmek)” demek, yani bir eylem.

Toplumları kandıran, galeyana getirmeye çalışan siyasetçilerin bu kelimeye “yükledikleri anlam” ise neredeyse her zaman “olmak”. Mesela, Türk kültürü, Müslüman kültürü, Avrupa kültürü, Hristiyan kültürü, vs. Türk “olmak” kültür değil. Türk’ün yaptığı kültür. Kültür (eylem) = konuşulan dil, pişirilen yemek, çalınan çalgı, dansın edilişi, sanatın icraatı, vs. Siyasetçiler ise kültür kelimesini çoğunlukla “olmak”, dolayısıyla “statik/değişmez/doğuştan gelen bir durum” olarak kullanıyorlar. Bu anlamda “olduğumuz durum" çoğunlukla rastlantı. Yaptıklarımız ise iradenin sonucu. Uyanmamız gereken rüya: kültür asla "olmak" değil. Kültürü "olmak" anlamı ile kullanan herkes toplumu köleleştiriyor. Bilerek veya bilmeyerek. Ve rastlantı sonucu olunan durumdan dolayı farklı olandan nefret etmeyi öğreniyoruz. Ailemizin söylemleri, eğitimin içeriği, ritüellerimiz, medya ve siyasetin dili bu şekilde kurgulanmış. “En kısa sürede toplum saldırgan hale nasıl gelir?” sorusuna cevap yıllarca ince ince işlenmiş. Rastlantılar yüzünden çatışmayı reddedip, irademizle "birlikte yaparak" her alanda barışı inşa edebiliriz. Aksi kölelik, bu özgürlük. Günümüzde otoriter rejimlerin "bastırmasının" sebebi: görüyorlar, toplumların bu köleliği fark etmeleri her geçen gün kolaylaşıyor. İlelebet kandıramayacaklar....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

buraya-nasıl-geldik-II

bir-model-kurgusu

geceyarısına 2 dk kala tedxizmit konuşmasının metni