Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

what if

Resim
 

an organisation chart for radical sharing

Resim
This is a fractal organisational chart.  Depending on the size or the complexity of the entity, the actual "depth" changes.  Depth level 0 contains 1 "cell";  depth level 1 contains 7,  depth 2 contains 49,  depth 3 contains 343 "cells".  All are powers of 7.  What this structure brings out are:  complementarity,  a model for sharing,  a non-hierarchical approach to governance.  The "chief" is at the center, serving all.  Can you imagine a non-profit, a business, a local government with this structure?  What would be the advantages?  Disadvantages?  How would you improve the design so as to optimize complementarity, sharing, ease of governance, accountability? Any comments are welcome.

comments regarding the D10 initiative (GCF)

The following has been written as a response to  https://globalchallenges.org/d10-a-global-coalition-for-democracy-in-the-making-2/ I respect what you are trying to do.  I am sure you are aware of the fact that many economically advanced countries (that you would consider for D10) are also seen by the rest of the world (or simply by many, including the totalitarian leaders) as past (some distant and others more recent) perpetrators of crimes (against humanity): -           consider the US in Iraq, racism against African Americans, Mexicans, the Native people, etc. -           consider the UK and slavery & colonialism, etc. -           consider Germany, France, Spain, Portugal, the Netherlands, Belgium: slavery & colonialism In addition: -           authoritarian leaders in different countries have been supported by some of the democratic countries purposefully (so that this would advance their geopolitical and/or commercial interests) -           some of these countries are see

1 Eylül

“Dünya Barış için Eylem günü”: 1 Eylül.   Bazı sitelerde 21 Eylül Dünya Barış Günü olarak geçse de, 1 Eylül’ü alacağım.   Benim için “eylem” kelimesi sihirli kelime. 82 yıl önce bugün 2nci Dünya Savaşı başlıyor.   70 küsür milyonun insanın yok olmasına sebep olmuş bir başlangıcın yıl dönümü.   “Yüzleşin!” diye haykıran bir gün.   “Tutarsızlığınızla, içinizdeki şiddetle, ölümün ve yok oluşun tohumlarını atıyor olmanızla… yüzleşin.” Milliyetçilik, üstünlük-haklılık algısı, kibir, küstahlık ve tabi kaynakların yeniden paylaşımı talepleri öteki bahanesi, korku, nefret, ego, ve şiddet döngüsüyle körüklenmiş.   Yüzleştik mi? Ders aldık mı? İklim değişikliği, göçler, gelir dağılımı adaletsizliği, pandemi dinamikleri - yeniden sağcılık, yeniden sığ popülizm, yeniden otoriter liderler, yeniden milliyetçilik ve inanç üzerinden güdümlenen, beyinleri-vicdanları esir alınmış toplumlar, yeniden çatışmalara gebe bir süreç - yalnızca … bir adım ilerimizde.   Bu durumlar ülkelerarası da ön

kurar-mısınız-lutfen?

Resim
Dengeyi kurar mısınız lütfen? Korku-öteki-ego-şiddet döngüsü… kullanılıyor.   Her yerde.   Her siyasetçi tarafından.     Toplumları “ikna” için “kolay” bir araç.   Geçmişi belki de binlerce sene.   ·          Farklılığımızı fark ettiğimizden beri, ·          Bahçemize çit çektiğimizden beri, ·          Sahip olmaya karar verdiğimizden beri… diyerek, listeyi uzatmak mümkün.   Hatta, tek döngünün bu olabileceğini bile düşünebilirsiniz.   Eğer bu konuda failsem, bu döngüden ve bu algıdan yararlanıyorsam, “tek yol bu döngüdür” diye düşünmenizi isteyebilirim.   Başka bir döngü mümkün: üret-paylaş-dayanış-işbirliği yap. Belki geçmişi çok daha uzun, ancak, unutulmuş.   ·          Farklılıkların zenginlik olduğunu bildiğimizden dolayı, ·          Sınırsız bir dünyayı yaşamış olduğumuzdan dolayı, ·          Ekmeğimizi paylaştığımızdan dolayı… diyeyim; buyrun siz listeyi uzatın.   İlk döngünün reklamı binlerce yıldır yapılıyor.   İkinci, binlerce yı

söz

Resim
Bariz değil mi?  Hatta, bi bakışta çözmüş olabilirsiniz.  Bu bir model ve her model gibi işe yarayabilir.  Yarayabileceği “iş” de hepimiz için önemli bir konu: özetle, “dünya barışı.” “Abarttın Hakan” gibi sözleri lütfen bir süre askıya alın, “dinleyin” aklınıza modeli geliştirecek fikirler gelirse, alternatif modeller gelirse, lütfen aşağıda paylaşın. Tarihe ilgimi fark etmem uzun zamanımı aldı. 2016-1982 = 34 yıl. Bu yolu başka bir yazıda anlatacağım. Bu yazının konusu:  tarihin akışına farklı bakış açısı. Okuyup da, “bu bakışı açısı … ‘den beri zaten var, benzerleri var, Hakan’cım” deyip, aşağıda linklerini paylaşırsanız, o da harika olur.  Bu fikirlerin benzerleri Yuval Noah Harari’nin yazılarında var.  Ben onun fikirlerinden esinlenmedim.  Yaklaşım, sevgili dostum, 30 küsur yıllık turist rehberi Sinan Yalçın’ın 2019 yılında ortaokul sınıf arkadaşlarımızdan oluşan bir grubu götürdüğü Aya Sofya gezisi sonrası “tetiklendi.”  Çok keyifli anlatısı sırasında not aldım.  Arka

absurd

evrenin sonsuzluğunda … minnacık (bir "hiç") olmamız … "komik" ...…"absurd" bir durum;  yaşamın pamuk ipliğine bağlı olmasına rağmen … "anlam arayışımız" … "absurd" bir durum....;       tabi,  bu kadar kısa bir …"yaşam fırsatında"  bu kadar şiddet dolu şekilciliğin olduğu, anlamın yok edilip, köleliğin/kıyımın ortaya çıkarıldığı bir "yerde"  anlam bularak yaşamaya çaba göstermezsek, özgürlük aramazsak …  belki daha da …."absurd" bir durumda oluruz :-) 

şiddetin katmanları

Resim
Daha önce, “ortak en derin sorunumuz" şiddet, diye önermiştim.  Benim inancım o yönde.  Yaşamış olduğum deneyimler ve okumalarım bu yöne işaret ediyor.  Bu şekilde önermemin amacı, insanlık olarak hemfikir olup, hatalarımızı en aza indirip, doğru yöne en sağlıklı şekilde yol almamızı bugün çok değerli bulmam.  Doğru yön ne diye sorarsanız: doğru kelimeyi bulmada zorlandığımı biliyorsunuz.  Şiddetsizlik, barış, sevgi, merhamet, şefkat?  Farkındalık?  Uyum?  Denge?  Aklınıza gelen doğru yönü lütfen siz de paylaşın.  Baştaki önerimin doğal çıktısı aşağıdaki şiddetin katmanları tablosu. Gelin bir deney hayal edelim: Bir taşın üzerine “şiddet” yazdığınızı ve duru bir su birikintisine taşın su yüzeyine dik olarak düşecek şekilde, nazikçe atıyorsunuz.  (Taşı havaya atıyorsunuz ve kendisi yer çekimiyle düşüyor.) Özellikle çocukluğunuzda bunu yapmışsanız, nasıl bir ses çıkacağını ve suya değiş anından itibaren su yüzeyinin nasıl dalgalanacağını hayal edebilirsiniz.     ·     

ortak-en-derin-sorunumuz---siddet

  İnsanlığın/ülkemizin/bireysel olarak hepimizin ortak ve en derin sorunu: şiddet hayal etsek: bugün tüm partiler "şiddeti red ediyoruz" deseler; bir araya gelip, birlikte hareket etseler.   anayasanın ilk maddeleri arasında “şiddet içermeyen toplum ve süreçler tasarlanır” olsa…     tanımsal olarak: kimliğin her türlüsünü "empoze etmek" veya "yok saymak" şiddet; yalan söylemek, kandırmak, adaletsiz davranmak, gasp etmek, zorlamanın her türlüsü = şiddet.   düşünün: Türklüğü/Kürtlüğü/… empoze etmek = şiddet Süniliği ... empoze etmek = şiddet Kürtlüğü/Aleviliği/...vs yok saymak ... = şiddet Ve benzerlerinin şiddet olarak görüldüğü bir ortam ... çok daha sağlıklı olmaz mı?   Bu noktadan itibaren toplumun siyasetçileri "değerlendirmesi" ve aralarında seçim yapması daha kolay olmaz mı?   Bunu yapılmasını talep etmeyen siyasetçi ve elit, aslında tüm toplumu ve gelecek nesilleri kandırmıyor mu?   Bunları dile geti

esneklik-doğum-çift yarık deneyi

  Esneklik. Doğum. Çift yarık deneyi. Buraya nasıl geldik I yazımdaki tabloyu ele alırsak - tarihin akışında - toplum yapısının karmaşıklığı (kompleksitesi) artıyor.   Artan karmaşıklık, daha soyut kavramların kullanılmasını gerektiriyor.   Soyut kavramların kullanılması doğal.   Ancak, herkesin bu kavramları aynı şekilde algılaması zor.   Kanımca insanlar kelimeleri, kavramları kendi duyularının ve kendi bilincinin izin verdiği kadar algılayabiliyor.   Bilinç kelimesinden kast ettiğim “katman, katman tortusu oluşan veri ve algıların zihnimizde oluşan filtresi yoluyla duyularımızın vesile olduğu yorum, farkındalık, anlam. ”   Çift yarık deneyindeki - iki yarıktan geçen ışığın hem parçacık, hem de dalga özelliği gösterebilmesi gibi - soyut bir kavramın anlamı da kişiden kişiye fark gösteriyor.   ( bilinç (TDK): i. İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur. ii. Temel bilgi, temel görüş. iii. Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci, şuur. 

ego-hiçlik

Resim